İran’ın İsrail’e Karşı Seçenekleri Neler Drone Füze ve Nükleer Kapasite Değerlendirmesi
İsrail’in İran’a yönelik 13 Haziran 2025 tarihli hava saldırılarının ardından gözler Tahran’ın verebileceği olası askeri yanıtlara çevrildi. Tahran yönetimi halihazırda 100 insansız hava aracı ile misilleme başlatıldığını duyururken, “çok daha güçlü” bir karşılık sinyali verdi. İran’ın askeri kapasitesi, yalnızca drone ve füzelerle sınırlı değil; nükleer programdaki ilerleme de bölgedeki dengeleri doğrudan etkileyebilecek bir başlık olarak öne çıkıyor.
İran’ın Envanterinde Neler Var
Washington’daki Orta Doğu Enstitüsü’ne göre İran, Orta Doğu’nun en büyük balistik füze cephaneliğine sahip. İran ayrıca seyir füzeleri, hipersonik füzeler ve gelişmiş insansız hava aracı sistemleriyle hava saldırı kapasitesini her geçen yıl artırıyor. ABD istihbarat raporlarına göre İran’ın elinde Tel Aviv dahil olmak üzere İsrail’i vurabilecek menzilde 3 binin üzerinde balistik füze bulunuyor.
Bu sistemler arasında yerli üretim hipersonik Fettah-1, Kasım Beşir ve tuzaklara karşı bağışıklık taşıdığı iddia edilen yeni nesil katı yakıtlı füzeler dikkat çekiyor. Füze sistemlerinin menzilinin 1200 kilometreyi aştığı ve elektronik savaşlara karşı dayanıklı olduğu belirtiliyor.
Drone Saldırıları ve Üretim Kapasitesi
İran, düşük maliyetli ancak yüksek etkinlikli drone üretiminde de bölgedeki en gelişmiş ülkelerden biri konumunda. ABD Savunma Bakanlığı’nın 2024 raporuna göre, İran Savunma Sanayi kurumu düşük maliyetli silah sistemlerinde geniş bir üretim kapasitesine sahip. İran yapımı Shahed ve Mohajer serisi drone'lar daha önce Ortadoğu'da farklı çatışma bölgelerinde etkili biçimde kullanıldı.
Nükleer Silah Tartışması Yeniden Gündemde
İsrail’in son saldırısı, İran’ın nükleer programını da doğrudan hedef aldı. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), İran’ın uranyumu %60’a kadar zenginleştirdiğini ve teknik olarak %90 zenginleştirme seviyesine yakınlaştığını açıkladı. Bu seviye nükleer bomba üretimi için gereken sınır olarak kabul ediliyor.
İsrail yetkilileri, İran’ın şu anda yaklaşık 9 nükleer silah üretebilecek kadar zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğunu iddia etti. Tahran ise nükleer programının tamamen barışçıl olduğunu ve silah üretimine yönelik olmadığını savunuyor. Ancak uzmanlar, İsrail saldırısının ardından İran’ın 2015 nükleer anlaşmasından ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’ndan çekilerek daha agresif bir silahlanma sürecine girebileceği uyarısında bulunuyor.
Siber Güç ve Olası Dijital Tehditler
İran’ın sahip olduğu askeri seçenekler yalnızca fiziksel sistemlerle sınırlı değil. Son yıllarda İran’ın siber kabiliyetlerini geliştirdiği, özellikle enerji altyapılarına ve kamu sistemlerine yönelik saldırılar gerçekleştirdiği biliniyor. 2023 yılında bazı İsrail hastanelerinin siber saldırılar sonucu hizmet dışı kalması, Tahran’ın bu alandaki etkisini gösteren örnekler arasında.
Uzmanlar, İran’ın İsrail’in altyapısında bulunan açıkları tespit ederek yeni nesil siber saldırılar gerçekleştirme ihtimalini dışlamıyor. Ancak her iki tarafın da siber güvenlik kapasitesine dair belirsizlikler, bu alandaki çatışmanın sınırlarını kestirmeyi güçleştiriyor.
Misillemeler Başladı İsrail Vuruldu
İran, İsrail’in saldırısına yalnızca söylemle değil, doğrudan eylemle yanıt verdi. İsrail Savunma Kuvvetleri’nin açıklamasına göre İran, Tel Aviv ve Kudüs dahil çeşitli kentlere onlarca füze fırlattı. İran devlet ajansı IRNA, yüzlerce balistik füzenin işgal altındaki topraklara atıldığını ve bunun İsrail’e yönelik “kararlı bir yanıt operasyonu” olduğunu bildirdi.
İran’ın Tepkisi Ne Yöne Evrilebilir
Askeri uzmanlar, İran’ın İsrail’e yönelik misillemelerinde üç temel senaryo üzerinde duruyor:
Balistik ve seyir füzeleriyle uzun menzilli saldırılar
Drone ve siber saldırılar yoluyla altyapı hedefleme
Nükleer anlaşmalardan çekilerek silah üretimini hızlandırma
İran’ın bu adımlarının hem bölgesel çatışmaları artırabileceği hem de uluslararası diplomasi zeminini daha da zora sokabileceği belirtiliyor. İsrail’in füze savunma sistemleri Demir Kubbe ve Arrow ile pek çok saldırıyı bertaraf edebildiği ifade edilse de, yoğun saldırı dalgalarının etkisini azaltması mümkün olmayabilir.
Tahran’ın nasıl bir yol izleyeceği, yalnızca İran–İsrail ilişkilerini değil, küresel güvenlik dengesini de belirleyebilecek önemde gelişmeleri beraberinde getirebilir.